Konica Minolta Labelexpo’da otomasyon ve üretkenliği yeni zirvelere taşırken sektörün temel zorluklarını da ele alan, bir sonraki Labelexpo’da lansmanı yapılması planlanan yeni AccurioLabel prototipinin ilk ayrıntılarını paylaştı.
AccurioLabel 230’un kanıtlanmış başarısını temel alan prototip, orta seviye dijital etiket üretimi için ideal bir çözüm olarak konumlandırılıyor. Makine iş akışlarını basitleştiren, 1.600 metreye kadar uzun baskı tirajlarına olanak tanıyan ve tam hızda (23,4 m/dk) bile renk kayıt doğruluğu sağlayan talep üzerine Akıllı Kalite Optimizasyonu (IQ) özelliği sunuyor. Baskı çözünürlüğü de 1200 x 2400 DPI’ye yükseltilerek daha keskin ve daha canlı çıktılar sunuyor. Ziyaretçiler, Konica Minolta’nın MGI Digital Technology iş birliğiyle sergilenen dijital etiket ve ambalaj iş akışı çözümlerinin tamamının yanı sıra bu ürünü de stantta deneyimleme fırsatı buldular.
Konica Minolta Türkiye Profesyonel Baskı ve Endüstriyel Baskı Bölüm Müdürü Orhan Doğan, Labelexpo 2025’te Konica Minolta standında sorularımızı yanıtladı.
- Barcelona’da Labelexpo’nun ilk versiyonu. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz, ziyaretçi tepkileri nasıl?
Konica Minolta açısından buradaki standımız biraz daha büyük, çok daha hareketli. Fuar genelinde de yoğun bir ilgi var. Bunu Brüksel’de son fuarlarda çok fazla gözlemleyemiyordum, kalabalık vardı ama ilgi azdı. Gayet modern bir fuar alanı, ulaşım çok rahat, konaklama uygun ve fuarın yakınında çok sayıda otel var. Şehir içinden de fuara ulaşmak çok kolay. Brüksel’de de bu vardı ama Brüksel’in başkent olmasından kaynaklı sorunları da vardı. Barcelona’nın birçok açıdan daha konforlu olduğunu paylaşabilirim.
- Konica Minolta Labelexpo 2025’te neleri öne çıkardı?
En önemli ürünümüz AccurioLabel 400 CMYK + Beyaz toner tabanlı baskı makinemiz. Bununla birlikte MGI JetVarnish 3D Web 400 süsleme sistemi en çok ilgi gören ikinci makinemiz oldu. Aynı zamanda AccurioLabel 230 cihazımız da bilinen, yaygın bir makine olduğu için ziyaretçiler oldukça ilgi gösteriyor.
- Etiket uygulamalarında tonerli sistem pek yaygın değil, tereddüt var mı, nasıl tepki alıyorsunuz?
Etiket işinde tonerle baskı zor bir iş çünkü etiketteki malzemelerden örneğin polietilen baskı yapamadığımız bir malzeme. Onun dışında çoğu malzemede sorunsuz baskı yapabiliyoruz. Sıvı toner veya inkjette uygulanabilen işleri hemen hemen aynı şekilde basabiliyoruz.
- Isı kaç derece oluyor?
Bu durum kullanılan malzemeye göre değişebiliyor. Isıyı 120℃’ye kadar düşürebiliyoruz ve maksimum 160 ℃’ye ulaşabiliyor. Tonerdeki asıl avantajımız, baskı sonrası yüzeye ekstra vernik veya selofan uygulama zorunluluğunun ortadan kalkması. Çünkü toner, baskı sırasında doğrudan yüzeye aktarılıyor ve ekstra bir korumaya gerek kalmıyor; yalnızca özel yüzeylerde buna ihtiyaç duyuluyor. Tonerin bir diğer önemli avantajı ise ‘uncoated’, yani birinci hamur gibi malzemelerde de oldukça iyi performans göstermesi öne çıkıyor.
- Gramaj aralığı nedir?
Maksimum 250 g diyebilirim. Türkiye’de şu ana kadar 30’a yakın kullanıcımız var. Hiçbir müşterimizden olumsuz bir geri dönüş almadık.
İnkjet için bir şey söyleyebiliyor musunuz?
Inkjet tarafı, global ölçekte stratejik olarak önemsediğimiz ve Konica Minolta’nın gelecek planlarında önemli bir yer tutan bir konu. Kesin olarak şunu söyleyebilirim: Konica Minolta, merkezden alınan bir kararla endüstriyel baskıyı stratejik bir alan olarak belirledi ve etiket işi de bunun en önemli parçası oldu. Bu nedenle Ar-Ge yatırımlarımızın bu alanda devam edeceğini rahatlıkla söyleyebilirim; sonu gelmeyecek bir yatırım süreci söz konusu.
- JetVarnish daha çok etiket ve ambalaj süslemeye dönük bir ürün (2D,3D, Lak + Varak). Bunu destekleyecek, ambalaja dönük bir makine konfigürasyonu var mı?
O alanda inkjet makinemiz 58×75 ebatlı KM-1e. İlk kurulumu yaz aylarında Arena Dijital’e gerçekleştirdik. Şu anda kullanıcımız oldukça memnun ve piyasanın hareketlenmesini bekliyor; sezon içerisinde makinenin performansını daha net göreceğiz. Türkiye perspektifinden baktığımızda, Polonya sektördeki en güçlü rakibimiz konumunda. Polonya’da şu anda 10 makine çalışıyor, Avrupa genelinde ise 100’den fazla kurulum var. Ayrıca Polonya’da süsleme için tabaka MGI makineleri de bulunuyor ve etiket matbaaları bu alanda yatırımlar yapıyorlar.
- Konica Minolta ilk B2+ (58×75 cm) dijital baskı makinesini yapan firma, bir prototipi Ipex’te gördüğümü hatırlıyorum.
Drupa 2012’de prototipimizi sergilemiştik; 2014’te ise makine çalışıyordu ve çıkışlar alınmaya başlanmıştı. O dönemde UV teknolojisinin getirdiği kabartmalar da mevcuttu. Süreç ilerledikçe, Drupa 2016’da makinenin resmi satışı başlamıştı. Bu tarihe kadar boyanın inceliği istenilen seviyelere ulaşmıştı. Bugün ise artık 4. nesil kafa kullanıyoruz. Son on yılda Amerika’da 150’den fazla kurulum gerçekleştirildi, Avrupa’da 100’ü geçti, Uzak Doğu’da benzer sayıda kurulum yapıldı ve globalde toplamda 300’ün üzerinde kurulum bulunuyor.
- Türkiye’de ilk makine kuruldu ama fiyat – performans yönünden bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz?
UV mürekkep kullanıldığı için üretim maliyeti, su bazlı sistemlere göre daha yüksek oluyor. Peki, bunun sağladığı fayda ne? Aslında en büyük karar verici etken, malzeme çeşitliliği ve işlerin farklılığına UV teknolojisinin yanıt verebilmesi. Arena Dijital için de durum aynı. Kuşe, birinci hamur ya da diğer herhangi bir malzeme konusunda bir sınırlama yok. Konica Minolta’nın geliştirdiği baskı teknolojisi sayesinde birinci hamurlarda primer kullanmadan doğrudan malzemeye uygulama yapabiliyor ve çok iyi sonuçlar elde edebiliyorsunuz. Kullanıcılarımızdan aldığımız geri bildirimler de oldukça olumlu; baskı kalitesi ve renk kalitesi ile ilgili herhangi bir olumsuz yorum almadık, aksine çok beğenildiğini belirtiyorlar.
- Pantone renklerini ne oranda basabiliyorsunuz?
KM-1 ile Fogra 39,47,51,52,53,59 sertifikalarını alabiliyoruz. Pantone kataloğunda da bilinen CMYK gamutundaki çoğu rengi delta E 2-3 arasında üretebiliyoruz; hatta bazı renklerde 2’nin altına inebiliyoruz. İnkjet teknolojisinin en önemli avantajı, toner teknolojisine göre sağladığı tutarlılık. İlk baskınızla 100 bininci baskınız arasında fark olmuyor ve bu yıl ürettiğiniz işi, gelecek yıl da aynı renk tonunda yeniden üretebiliyorsunuz.
Makinede baskı sırasında kâğıda herhangi bir temas olmuyor. LED kürleme sayesinde enerji tüketimi de düşük seviyede kalıyor. Tüm bu avantajlar bir araya gelince, piyasadaki çoğu işletmenin değer vereceği özellikler ortaya çıkıyor. Tek konu, piyasada UV baskının değer görmesi. Diğer markalar genellikle su bazlı çözümler sunuyor. Bizde öncelik işletme maliyeti olurken, su bazlı mürekkeplerin uygulama sorunları, sınırlı uygulama imkânları veya ekstra proses gereklilikleri işleri zorlaştırıyor. Bu nedenle firmaların karar vermesi bazen zor olabiliyor.
KM-1’in en büyük özelliklerinden biri ise makinede otomatik dubleksin bulunması. Bu, seri üretim işlerde veya önlü arkalı, montajlı işlerde üreticiler için tercih sebebi haline geliyor.
- Kenarlara ne kadar yaklaşıyorsunuz?
Her kenardan yaklaşık 0,75 cm boşluk bırakılması gerekiyor. Bu durumda 58×75 cm ebat dikkate alındığında, tam olarak 50×70 cm baskıyı rahatlıkla almak mümkün oluyor. Mekanik açıdan makinenin çalışma prensibi ofsete oldukça benziyor. Ancak Konica Minolta bu noktada inkjet teknolojisi, mürekkep püskürtme sistemi ve yazılımlarıyla önemli bir fark ortaya koyuyor. Tonerli makinelerde sıkça karşılaşılan kısa ömür sorunu ise bu modelde gündeme gelmiyor.
- Renk konusunda opsiyon var mı?
Konica Minolta’nın bu konuda bir renk opsiyonu çalışması yok. Esas odak noktası, üretkenliği ve verimliliği artırmak. Geçen Drupa’da AccurioJet 60000’in prototipi gösterildi; sanıyorum bir sonraki Drupa’da ticari lansmanına başlayacağız. Bu modelin farkı, baskı hızının iki katına çıkması; dubleks hızı bile şu anki KM-1e’nin tek yüz hızına eşit olacak.
KM-1e ise hız ve konsept olarak mevcut çizgisinde devam edecek. AccurioJet 60000 ise, daha yüksek üretkenliğe ihtiyaç duyan işletmelere yönelik ayrı bir çözüm olacak. Konica Minolta, ilave renk veya ebat büyütmek yerine, mevcut 50×70 ebatta zorlanan ofset teknolojisine dijital bir alternatif sunuyor. Yeni bir ofset yatırımıyla konvansiyonel üretime devam ederken, bu teknoloji sayesinde dijital ofset üretim mantığıyla tonerdeki handikapları yaşamadan geçiş yapılabilecek. Türkiye’de pek çok üretici de ofset yatırımlarını bekletip, bu yeni dijital seçenek üzerinde analizlerini sürdürüyor.
- Gelen ziyaretçilerle proje bazlı görüşmeleriniz oldu mu?
Tabii, görüşmelerimiz devam ediyor. Türkiye’deki ilk makinenin Topkapı’da olması, sürecin daha da hızlanmasını sağlayacak. Çünkü oraya düşük tirajlı işler geliyor; bu nedenle hızlı yanıt vermek ve üretimde mümkün olan en yüksek kaliteyi sağlamak gerekiyor. Oradan elde edeceğimiz saha verileri, önümüzdeki projeleri değerlendirirken bize yol gösterici olacak.
Türkiye’den katılım gösteren ziyaretçi sayısını nasıl buldunuz?
Beklediğimizden daha az ziyaretçi geldi. Bunun en büyük nedeni vize sorunu oldu. On iş ortağımız, vize engeli nedeniyle fuara katılamadı. Gelecek fuarda ise daha erken başvuru yapılmasını bekliyorum, çünkü vize süreci bazen beş-altı ayı bulabiliyor. Avrupa Birliği’nin göçü önleme politikası kapsamında aldığı sıkı tedbirler de bizleri doğrudan etkiliyor.
- Avrasya Ambalaj’da neler olacak?
Avrasya Ambalaj Fuarı’nda yine aynı standımızda yer alacağız. Bu, fuara dördüncü katılımımız olacak ve önceliğimiz yine etiket işi olacak. Standımızda AccurioJet 230’u konumlandıracağız. Avrasya Teknoloji Merkezi Müşteri Deneyim Merkezimizde tüm makineler mevcut ve yıl boyunca müşterilerimizi ağırlamaktan memnuniyet duyuyoruz. Müşterilerimiz, kendi işlerini getirip test ederek sonuçları değerlendirebiliyorlar. Ambalaj ve etiket endüstrisinin Avrupa ve Asya’daki buluşma noktası olan Avrasya Ambalaj Fuarı’nda tüm iş ortaklarımızı da ağırlamaktan mutluluk duyacağız. Bizi Salon 2, 205A’da diledikleri zaman ziyaret edebilirler.