Labelexpo’da tanıtılan OMET K6 flekso hibrit baskı makinesi, ofset, gravür, serigrafi, sıcak yaldız ve kesim üniteleri soket SWITCH sistemiyle kolayca değiştirilebildiği, baskı firmasına büyük esneklik ve kolaylık sağlayan, verimliliği artıran, yüksek kaliteli baskı için tasarlanmış MODÜLER platformlu bir konsept.
Namopak Baskı ve Ambalaj Çözümleri San. Tic. A.Ş.; Labelexpo Europe 2025’e Türkiye’de temsil ettiği İtalya menşeli Omet K-Flex K6, baskı makinesi için Etiket Sanayicileri Derneği üyelerine Türkçe bir sunum yaptı.
Stantta tanıtılan yeni Kflex 6 platformu ile gelen önemli yenilikler arasında;
- sleeve teknolojisine sahip yeni direct drive ve dişlisiz flekso üniteleri,
- SWITCH kolay değiştirilebilirlik sistemi,
- otomatik forse ayarı ve kontrolü,
- yeni değiştirilebilir ofset ünitesi,
- yeni gravür ünitesi, bıçak ünitesinin her flekso ünitesinde ve makinenin istenilen yerinde kullanılabilmesi,
- soğuk yaldız uygulamalarında %50’ye varan malzeme tasarrufu sağlayan ve hem maliyetleri hem de israfı azaltan yenilenmiş Cold Foil ünitesi,
- pre-registere gerek duymadan bir tuşla otomatik olarak makine eninde ve baskı boyunda register ayarı sağlayan Multivision Plus ve Vision Plus özelliği,
- İlk kez uygulanan kesim ünitesi otomatik register ve otomatik forse ayarı,
- Hız arttıkça kesim forsesini otomatik olarak azaltma yeteneği,
- 3 metre fire ile baskıya girme özelliği,
- Yandan yüklenen manyetik silindir özelliği,
Bu çığır açan özellikler yalnızca operatörlerin işini kolaylaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda matbaacılara en zorlu üretim süreçlerinde bile benzeri görülmemiş rekabet avantajları sağlıyor.
OMET, K6’nın yanı sıra sleeve ve esnek ambalaj üretiminde kanıtlanmış bir yıldız olan XFlex X7’yi de sergiledi. Tamamen servo tahrikli “Zero-Gear” flekso üniteleriyle donatılan ve 250 m/dak hıza ulaşabilen X7, en yüksek hızlarda yüksek kaliteli çıktı ve olağanüstü üretkenliği garanti ediyor.
OMET standında Dijital Çözümler›e ayrılmış bir alan da vardı. Burada Sfera (üretim hatlarında maksimum verimlilik sağlayan, üretim verilerinin ve gerçek zamanlı analizlerin toplanması için gelişmiş platform); Nova (130 dilde anında çeviri yapabilen sanal uzaktan yardım sistemi); Gaia (Müşterilerin makineleriyle etkileşimlerini destekleyen, yapay zekaya dayalı dijital asistan);Tasker (Baskı işlerinin ve iş akışlarının yönetiminde devrim yaratmak için tasarlanmış çözüm) tanıtıldı.
Naim Yavuz: “Omet her iki yılda fuara birkaç inovasyonla geliyor. Bu kez çok daha fazlasıyla geldi”
Namopak Yönetim Kurulu Başkanı Naim Yavuz, Omet standında sorularımızı yanıtladı.
- Labelexpo Barcelona’ya geldi, iyi mi oldu? Size gelen tepkiler ne yönde?
İnsanlar alışkanlıklarından kolay vazgeçemiyorlar. Yer olarak Brüksel daha kompakt bir şehir ve fuar sonrasında hem ziyaretçilerin hem de katılımcıların buluştukları alanlar vardı. Balıkçıların sokağında veya Grand Palas’ta kafelerde buluşuyorlardı. Herkes her zaman birbirini görebiliyordu. Barcelona’da bunu göremedik çünkü şehrin içerisinde herkes kayboldu. Hatta aynı otelde kaldıkları halde birbirlerini göremeyenler oldu.
İkincisi, Barcelona’nın bu kadar nemli olduğunu bilmiyordum. Bizi en çok yoran nem oldu. Ben fuarlarda hiç yorulmam. Büyük bir heyecanım vardır. 1988 yılından beri Etiket sektöründeyim, 1991 yılından beri de Finat üyesiyim. Fuarların yanı sıra Finat kongrelerine katıldım. Hem ülkemde hem de ülkem dışında çok dostum var. Labelexpo fuarı benim için dostlarımla ve sektörümle kucaklaşmak demek. Brüksel’de her günün akşamında balıkçılar sokağında ya da Grand Palace kafelerinde hep tanıdık yüzleri görmeye alışığız ve teknoloji, trendler, sektörün zorlukları, problemleri konuşulurdu. Barcelona maalesef büyük ve turistik bir şehir ve hepimiz şehir içinde kaybolduk. Hiç kimse ile karşılaşamadık, Etiket sektörümüzü, yenilikleri, gelişmeleri konuşamadık. Fikir alışverişi yapamadık.
Barcelona’nın özellikle Eylül ayında bir fuar organizasyonu için uygun olmadığını gördük. Çok yüksek oranda nem vardı ve bizi çok yordu. Brüksel’in soğuk havasını aradık.
- Omet bu fuarda hangi ürünlerini öne çıkardı?
Omet her iki yılda fuara birkaç inovasyonla geliyor. Bu kez çok daha fazlasıyla geldi. Yeni çıkardığı Kflex 6 makinesine platform sistemini uyguladı ve o platform sisteminde diğer baskı teknolojilerini rahatlıkla ve kolaylıkla değiştirilebilir hale getirdiler. Rotagravür, ofset üniteleri her flekso platformunda kullanılabilir.
- Üniteler kızaklı mı?
Evet. Kızaklı ve soketli. Daha önce ünite değişimleri zaman alıyordu ama şimdi onu kızaklı ve soketli yaparak üniteyi 1-2 dakika içerisinde değiştirilebilir hale getirdiler.
Hızlı gelişen baskı teknolojileri, özellikli, taklidi zor, yüksek baskı kaliteli etiketler rekabetini getirdi. Hep daha iyisi; daha çok renk, daha farklı teknoloji kombinasyonları ve elbette her baskı tekniğinin daha iyi olduğu alanlarda kullanılması. Rotagravürde metalik boya ve beyaz, ofsette ise daha detay olması gibi.
K6 Baskı makinesinde ne zaman isterseniz ihtiyacınız kadar ofset, rotagravür ünitesi alarak üretiminizi tamamlayabilirsiniz. Yani ihtiyacınız olduğunda tekrar bir baskı makinesi almak yerine istediğiniz üniteyi alarak üretiminizi gerçekleştirebilirsiniz.
İki ünite arasındaki mesafeyide kısaltarak durma kalkma esnasında verilen fire miktarını da azaltmış oldular. 10 renkli bir makinede her durmada 3,5 m daha az fire veriliyor. Vision Plus ve Multivision Plus preregister işlemi yapmaksızın otomatik olarak hem makine eninde hem de baskı boyunda registeri sağlayıp 3 metre ile baskıya giriliyor. Normal olarak en iyi sistemlerde bile en az bir makine boyu kadar yaklaşık 50-60 metre fire verilirken 3 metre de baskı hazır hale geliyor.
K6 ve X7 makinelerinde opsiyon olarak otomatik forse sistemi mevcut. Opsiyoneldir. İsterseniz manuel forse sistemi isterseniz de otomatik forse sistemi ile makinenizi alabilirsiniz. K6 makinesinde bıçak ayarı ve forseyi de otomatik olarak makine kendi yapıyor. Bu özellikler 4-5 dakikada baskıya girmenizi sağlıyor. Her gün sadece makinenin baskıya hazırlanmadı için firmalar 1-3 saat zaman kaybediyorlar. Her gün fazladan 1-3 saat üretim yapmak üretim maliyetlerini aşağı düşürmektedir ve büyük tasarruf sağlamaktadır. Bu süre dijital baskı makinesinin baskıya girme süresinden bile daha azdır.
- Pazardaki etkinliğinizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Dijital sizi zorluyor mu?
Bir kere baskıcıların şunu net olarak bilmeleri gerekiyor. Dünya dijitalleşiyor. Ayakta kalacak iki şey var. Birisi flekso veya flekso – dijital hibrit çözüm, diğeri de dijital. Bunun dışındaki teknolojiler Avrupa’da ve Amerika’da sistemin dışına çıktı. Avrupa’da her firmada iki üç Codimag kuru ofset makinesi olurdu, tüm bu makineleri üretimden çıkararak yerine dijital baskı makineleri aldılar. Önceleri ‘standalone’ dijital makineler , şimdi ise ‘Hybrid’ makineler ofset makinelerinin yerini aldı. Bütün firmalara önerim, yatırımlarında dijitali mutlaka düşünsünler. Trend, Flexo-Inkjet Hybrid makineler.
- Bunda flekso klişe sistemlerindeki muhteşem gelişmenin de rolü var mı?
Flekso 1980’li yıllarda ölçülebilir değildi. Patates baskı diye adlandırılıyor, bir – iki renk işler yapılıyordu. Sonra krom anilokslar çıktı, 1980’lerin sonuna doğru seramik aniloksların geliştirilmesiyle beraber üretim teknolojisi çok gelişti ve bugüne kadar gelebileceği en iyi noktaya geldi. Bu, fleksonun basit ve rahat kullanımını sağladı. Kalite çok yükseldi ve baskı hızlandı.
- Omet’in dijitalle ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Omet bu konuda Durst ile iş birliği yapıyor. Hybrid makineleri Durst satıyor ve makine servis sorumluluğu Durst firmasında. Bu hibrit çözüm, pazardaki en iddialı çözümlerden biri oldu.
- Bu Labelexpo’ya Türkiye’den ziyaretçinin ilgisini, tepkisini nasıl buldunuz?
İlgi ülkemizin gelişmişliği, ekonomisiyle ilgili. En büyük problem birçok matbaacının vize alamamış olmaları, onlar gelemediler. İkincisi, COVID sonrası insanlar online toplantılar yaparak ya da arama motorlarını kullanarak kendi ihtiyaçlarını çözmeyi öğrendiler. Bu nedenlerden dolayı Türk ziyaretçi sayısı biraz az. Gelenlerin hepsi mutlaka bir yatırımın, yeniliğin peşindeler ve her yaptığımız toplantının içi dolu oluyor. Bu sene Etiket Sanayicileri Derneği (ESD)’nin düzenlemiş olduğu bir organizasyonla da katılan ziyaretçiler zamanlarını daha verimli kullandılar. Gerçekten ESD Başkanını ve Yönetim Kurulunu kutluyorum, iyi bir organizasyon oldu. Aynı zamanda Türk etiket sanayicileri olarak ziyaret ettikleri stantlarda Türk ziyaretçilerin ilgi görmesini sağladı ve prestijlerini arttırdılar. Perşembe sabahı ESD üyelerine Türkçe sunum gerçekleştirdik. Kendi dilimizde teknolojiyi anlamamız daha kolay oluyor.
ESD’yi kurulurken, kurucu üyelerden biriydim ve etiketçiler birbirleriyle konuşmuyorlardı. Küskündüler, kızgındılar; onları barıştırmak, arkadaş, meslektaş olmalarını sağlamak çok kolay olmamıştı. Ama şimdi görüyorum ki büyük bir bölümü arkadaş ve meslektaş olmayı başarabilmişler. Tedarikçiler arasında da çok rekabet vardı, herkesin bir satma kaygısı var. Ama yine görüyorum ki onlar arasında da bir iş birliği oluşmaya başladı. Birbirlerine yardım etmeye başladılar. Ben hem derneğin hem sektörün geleceği için bunu çok değerli buluyorum.
- Kaç yıldır sektörün içindesiniz?
1988 yılından beri sektörün içindeyim. Bu 37 yılın 14 yılını bir etiket firmasının yöneticisi olarak geçirdim; 23 yılında da bilgi ve tecrübelerimi paylaşarak, aynı zamanda da makine, ekipman ve kimyasallar satarak ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyorum. İki şirketimiz var; biri ilk kurduğum Naim Yavuz Temsilcilik ve Danışmanlık Tic. Ltd. Şti., danışmanlıklar onda kaldı; diğer tüm makine, ekipman ve sarf malzemelerini daha sonra kurduğumuz Namopak Baskı ve Ambalaj Çözümleri San. Tic. A.Ş.’ne aktardık. Onu ortağım Moris Pinto ile birlikte yürütüyoruz.
- Bir de Jetron ile iş birliğiniz var…
Onu da Omet gibi değerlendirmek lazım. Türkiye ve İran’ı, Rusya’yı organize ettik, Almanya’yı organize ediyoruz. Ulaşabildiğimiz noktalarda yardım etmek istiyorum.
Jetron’a bir paragraf ayırmak istiyorum. Doğa İpek’i üniversiteyi bitirdiği yıllardan beri, 23 yıldır tanıyorum. Amcası kanalıyla ticari iş birliklerimiz de oldu. Çok donanımlı ve kültürlü, bilgili bir aile. Doğa yaptığı işe saygı duyan ve en iyisini yapmaya çalışan biri ve bugün yaptığı dijital baskı makinesi en yüksek seviyedeki teknolojiye sahip firmalarla aynı seviyede. Ona çok inanıyor ve güveniyorum. Çok donanımlı, her konuya hakim ve yazılımını kendi geliştiriyor. Eğer yardımlarımız boşa çıkmaz ve sektör de onu sahiplenirse Doğa’nın makinesi Jetron çok büyük yerlere gelecek.
Makinenin iki avantajı var. Bunlardan birisi Jetron’un Türk dijital baskı makinesi olması nedeniyle yabancı markalar Türkiye’ye satış yaparken fiyatlarını düşürmek zorunda kalacaklar. Bunu fleksibıl bıçakta yaşadım. Fleksibıl bıçak Almanya’dan geliyordu. Türkiye’de fleksibıl bıçak üretilmeye başlayınca yabancı firmalar fiyatlarını %30 aşağıya çektiler. Dolayısıyla hem kendi ülkemizden bir ürün alıyoruz hem de dışarıdan aldığımızda da fiyatları aşağıya çekmiş oluyoruz. Ben Jetron’un ve Doğa İpek’in bu endüstriye çok şey katacağını düşünüyorum. Çok iyi bir firma ve geleceği de var. Meslek hayatımın sonuna yaklaşırken böyle krema bir iş yaparak sektöre iyi bir tedarikçi katmak heyecanıyla onunla iş birliği yapıyorum.